Page 94 - muz0690

This is a SEO version of muz0690. Click here to view full version

« Previous Page Table of Contents Next Page »
184
[1829’da İzmir ve çevresi]
James Emerson [Tennent], Letters from the Aegean, Henry Colburn,
London, 1829.
2 cilt birarada: 1 bakır baskı gravür, xv, 266 s.; viii, 266
s, 18 x 12 cm, sırtı yenilenmiş deri cildinde. Sir James Emerson Tennent
(1804-1869) İngiliz siyasetçisi ve seyyahıdır.
Letters from the Aegean
,
Batı Anadolu’nun Rum halkı, İzmir ve çevresinin 19. yüzyıl başındaki
durumu ile ilgili bilgiler içeren son derece önemli ve nadir bir kaynaktır.
Kitabını, bölgede farklı tarihlerde yaptığı gezilerde edindiği izlenimle-
rini mektuplar halinde yazarak hazırlamıştır. Bu mektupların bir kısmı
Letters from the Levant
başlığı altında
New Monthly Magazine
’de ya-
yınlanmış ve büyük ilgi toplamıştır. Kitabını oluştururken kendinden
önce bölgeyi gezenlerin eserlerinden yararlandığını belirten Emerson
tasvirlerini gayet akıcı ve anlaşılır bir üslupla yapmaktadır. 13 bö-
lümden oluşan kitapta Anadolu’da İzmir, Efes, Philadelphia, (Alaşe-
hir ve Manisa), Laodicea (Pamukkale bölgesi), Foça ve Kekova’yı, Ege
Denizi’nde Naksos, Mikonos ve Milo gibi adaları gezmiştir. Yazar bu
yerleri ayrıntılı olarak anlatırken mitolojik ve tarihi bilgilerle de zen-
ginleştirmektedir. Kitap, Batı Anadolu’da yerleşik Rum nüfus başta
olmak üzere zengin bir etnik birleşim arzeden etnik unsurları günlük
yaşamları, gelenek ve âdetleri ile ele almaktadır. Yazarın tasvirleri ara-
sında kahvehaneler, Türk kadınlarının güzelliği, Türklerin ve Rumların
kadınlara karşı tutumu, Rum korsanları, Ermeni tercümanlar, Osmanlı
çeşmeleri ve su medeniyeti gibi konular bulunmaktadır. Diğer yan-
dan Türklere büyük bir sempati duyan yazar İzmir çarşılarında Türkçe
konuşamadıkları halde kesinlikle en ufak biçimde kandırılmadıklarını,
Türklerin müsamahasını, kitle olarak bakılırsa Türklerin Dünya’nın en
güzel insanları oldukları, giyim kuşamlarının da bir Avrupalı’nınkinden
çok daha güzel olduğunu söylemektedir İzmir ve İzmirliler hakkında iki
ayrı bölüm içeren kitap bu bakımdan da her zaman aranan bir kaynak
olmuştur. Blackmer 550, Atabey 397
800
Ğ
350
185
[Osmanlıların düğün âdetleri]
D. Theophil Löbel, Hochzeitsbräuche in der Türkei. Nach eigenen Beo-
bachtungen und Forschungen und nach den verlässlichsten Quellen, J.
H. de Bussy, Amsterdam, 1897.
xv, [1], 298, [1] s, 20 x 13.5 cm, lüks deri
cildinde. Osmanlı İmparatorluğu’nu oluşturan halkların (Türkler, Arap-
lar, Bedeviler, Çerkezler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Arnavutlar, Make-
donlar, Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar, Yahudiler ve Yezidiler) düğün tö-
renleri. Eserin giriş kısmı ünlü şarkiyatçı A. Vambéry tarafından yazıl-
mıştır. 19. yüzyılın sonlarında Türkiye’de uzun süre bulunan ve “Löbel
Efendi” olarak tanınan Hollandalı araştırmacı D. Theophil Löbel’in göz-
lem ve araştırmaları ile güvenilir kaynaklara dayanarak hazırladığı bu
eserine müzayedelerimizde ilk defa rastlanmaktadır.
650
Ğ
280
186
[İstanbul’un folkloru]
Jean Nicolaides ve Henry Carnoy, Folklore de Constantinople, Emile
Lechevalier, Paris, MDCCCXCIV [1894].
viii 205, [2] s, 17.5 x 11.5 cm,
kağıt kapağında. Karamanlı bir Rum olan Jean Nicolaidès (1846-1893)
Kayseri’nin İncesu kazasında doğdu. Paris’te öğrenim görürken ünlü
folklor bilgini Henry Carnoy ile tanıştı. Onun önerisi üzerine ülkesine
döndükten sonra İstanbul ve Anadolu’da folklorik gözlemler ve der-
lemeler yaptı. Henry Carnoy ile birlikte hazırladıkları bu kitapta birbi-
rinden ilginç İstanbul efsâneleri vardır.
“Fatih, İstanbul’u kuşatmış-
tır. Tanrı bir meleğini yaşlı bir ermiş kılığında imparator Constantin
Paleologos’a gönderir. Ermiş, efendim der, bu kılıcı, Türklerin kökünü
kazımanız için size Tanrı gönderdi. Constantin ermişin elindeki tahta
kılıca bakar ve ne yapayım onu der, elimde bu muzaffer kılıç var-
ken. Ve ermişi kovar. Buna kızan ermiş Sultan Mehmed’e gider. Meh-
med büyük bir içtenlikle kılıcı kabul eder. Ve o tahta kılıç sayesinde
İstanbul’u zapteder.”
475
Ğ
205
187
[Çaylak Tevfik ve İstanbul folkloru (2 kitap)]
a.
Theodor Menzel, Mehmed Tevfiq, Ein Jahr in Konstantinopel. Zwei-
ter Monat: Helva-sohbeti (Die Helva-Abendgesellschaft). Aus dem Tür-
kischen zum ersten Mal ins Deutsche übertragen und durch Fussno-
ten erläutert. Inaugural-Dissertation zur Erlangung der Doktorwürde
der Hohen Philosophischen Fakultät, Kgl. Bayer. Friedrich-Alexanders-
Universität Erlangen vorgelegt von Theodor Menzel. Erlangen, Ber-
lin, 1905.
82 s, 14.5 x 22 cm, kapaksız orijinal halinde. Çaylak Tevfik’in
(1843-1892) asıl adı Mehmed Tevfik’tir.
Çaylak
adlı bir mizah gaze-
tesi çıkardığı için bu isimle meşhur olmuştur. Çaylak Tevfik’ın mizahî
yazıları, makaleleri, İstanbul halkının günlük yaşayışını anlatan eser-
leri vardır. Nasreddin Hoca fıkralarını derleyip, kendi imzası ile yayım-
layan ilk yazarlardandır. Daha çok sözlü halk kültürünü, gündelik dili
ve bunun örneklerini kaleme almasıyla tanınmıştır. Yaşadığı dönemin
fıkralarını, eskinin latife ve nüktelerinin derleyerek yarattığı tür, folk-
lorumuzda önemli bir yer tutar. Çaylak Tevfik’in özellikle o dönemde
yok olmaya başlayan, kendi deyişiyle
“adat ve ahlak-ı kadime-i milli-
yemizin eğlence kısmına ait şeyler”
i derlediği
İstanbul’da Bir Sene
, 19.
yüzyılın geleneklerini, âdetlerini, gündelik hayatını anlamamıza yara-
yacak, önemli bir eserdir. Eserinin önsözünde, İstanbul halkının yılı ge-
nellikle yaz ve kış olarak ikiye ayırdığını söyleyerek kendisinin de ki-
tabını buna göre iki cilt olarak düzenlediğini, her bir cüz’ün bir ayın
özelliğini anlatacağını ve altı ayın bir cilt olacağını belirtir. Ne var ki
ancak beş kitabı yayımlayabilmiştir. Birinci ay: Tandır başı. İkinci ay:
Helva sohbeti. Üçüncü ay: Kağıthane. Dördüncü ay: Ramazan gecele-
ri. Beşinci ay: Meyhane yahut İstanbul akşamcıları adlarını taşımakta-
dır. Unutulmaya başlayan âdetlerimiz için belgesel nitelikli bir eserdir.
Elimizdeki eser, Theodor Menzel isimli doktora öğrencisinin tez konu-
su olarak işlediği Mehmet Tevfik’in
İstanbul’da Bir Sene
isimli kitabı-
nın Helva Sohbetlerine ayrılan 2. bölümüdür. Helva sohbeti, Osman-
lı İmparatorluğu’nun eski dönemlerinde uzun kış gecelerinde yapılan
toplantılar için kullanılan bir tabirdir. Bu toplantılardaki gaye bir ara-
ya gelinerek kurulan sohbet meclisinin hoşça vakitle geçirilmesidir. Bu
münasebetle helva pişirilerek yenilmesi, toplantıların “Helva Sohbeti”
diye anılmasına sebep olmuştur. Özellikle Esnaf teşkilatı mensupları
uzun kış gecelerinde, aralarında toplantılar yaparlar, helva pişirip yer-
ler; düzenledikleri oyunlarla geç saatlere kadar eğlenirlerdi.
b.
Theodor Menzel, Mehmed Tevfiq, Ein Jahr in Konstantinopel. Erster
Monat: Tandyr baschy (der Wärmekasten) Nach dem Stambuler Druck
von 1299 h. zum ersten Mal. Ins Deutsche übertragen und durch
Fussnoten erläutert, Mayer & Müller, Berlin, 1905.
62 s, 20 x 13.5 cm,